5 Mayıs 2017 Cuma

A MİLLİONAİRE'S FİRST LOVE

A Millionaire's First Love

                             
       
 Yapım:2006-Güney Kore
Tür:Dram-Romantik
Yönetmen:Kim Tae-gyun
 Oyuncular:Bin Hyeon,Do-hyeon lee,Yong-joon Cho
Senaryo:Kin Tae-gyun
Yapımcı:Lee joo-ick
Süre:2 saat 12 dk
                       Bir Milyonerin İlk Aşkı
            Büyük bir mirasın tek varisi,nefes aldığı her saniye daha da zenginleşen,18 yaşına bastığında her şeyin sahibi olacağını düşünen ve hayatı istediği gibi yaşayan haylaz bir genç.Her şeyi parayla halleden ve parayla sahip olacağını düşünen biri Kang Jae-kyung.Ama hiçbirşey düşündüğü gibi gitmiyor.18 yaşına bastığının ertesi günü büyük babasının vasiyetnamesiyle hayatı bir anda değişiyor.Büyük babasının vasiyetnamesindeki maddeleri erine getirmezse mirasın sadece binde birini alıp gerisinin hayır kurumlarına bağışlanacağını öğreniyor.               
          Vasiyetnameye göre; varis GangWondo’daki Boram Lisesi’ne nakledilecek ve bir yıl sonra mezun olacaktır.Bu süre tüm varlıklardan mahrum olacaktır.
Kang Jae-kyung mirasa sahip olmak için vasiyetnamede yazan Kore’nin uzak taşralarından Boram’a otobüsle uzun bir yolculuk yapar.İlk başlarda eski alışkanlıklarını devam ettirmek istese de Boram kasabasında geçireceği bir yıl, Kang Jae-kyung’un mirasa uzandığı değil geçmişine, hatıralarına, aşkına ve çocukluğuna uzandığı bir yıl olacaktır...

Buradan grisinde filmle ilgili çok fazla ayrıntı vardır.Sonunu öğrenmek istemeyenlerin okumaması tavsiye edilir.

       Kollarında öleceğini bildiğin halde birini sevmek…

         Aslında konuya bakıldığında çok klasik geliyor.Birbirini seven iki kişi ve birinin iyileştirilemeyecek bir hastalığı var,gerçektende böyle söylendiğinde çok klasik geliyor ama izlerken bu düşünceler yerini duygusallığa bırakıyor.İkisinin masum aşkları alıp sizi götürüyor.Çok sürükleyici diyemem ama duygusallık açısından yeterli görülebilecek türden bir film.Hüngür hüngür ağlayıp bunalıma girmenize neden olmasa da hüzünlü bir ifadeyle ekrana bakarken gözünüzden akan yaşların yanaklarınızdan süzülmesine sebep olacak türden güzel,sıcak bir hikaye.Hani kötü biten filmlerin sonunda bir öfke olur insanın içinde ‘’Niye böyle bitti ki,oldu mu bu şimdi’’diyerek çıkışmanıza sebep olurlar ama bu filmin sonunda öylece bakıp iç çekiyorsunuz;çünkü söylenebilecek pek söz kalmıyor.
      Unutulmaz sahnelerden birisi;Eun-Whan rahatsızlanmıştır kendini banyoya kapamış Kang Jae’ye durumu belli etmemeye çalışıyordu;ama Kang Jae bunu fark eder ve kapıyı kırıp içeri girer.Eun-Whan’A sıkıca sarılı.İşte burada ;
Jae-kyung=Aptal eğer acırsa çığlık at.Beni tut ve ağla.Saklamaya çalışma.Bu beni çok incitiyor.Senden önce ben ölüyorum sanki!
Eun-Whan=Korktum  Jae-kyung.Çok korktum.Bırak yaşayayım.
Jae-kyung=Ben…Ben nasıl…
Eun-Whan=‘’Kalbim …kalbim kırıldı artık.Çünkü kalbimi kıracak kadar çok sevdim seni.’’

Unutulmaz repliklerden biri daha;
Kang Jae-kyung=Küçükken minik bir çocuk öptü mü seni?
Eun –Whan=Bilmiyorum.
Kang Jae-kyung=Öpüşürken neden gözlerini kaparlar bilir misin?
Eun-Whan=Çünkü aşklarından gözleri kamaşır.
Kang Jae-kyung=Gözlerimi kapattığım o kısacık zamanda bile seni özleyeceğim.
 
Ve tabiî ki son…
Eun-Whan ve Kang Jae yan yana oturmaktadır.Eun-whan Kang Jae’nin omzuna yatmıştır.
Eun-Whan=Ne zamandan beri?
Kang jae-kyung=Ne?
Eun-Whan=Beni sevmen?
Kang Jae-kyung=Seni gördüğümden beri.Senin için birşey yapamadığım için üzgünüm.
Eun-whan=Aptal bana mutluluk getirdin.
Eun-Whan’ın gözleri yavaşça kapanmaya başlar.
Eun-Whan=Uykum var.Biraz uyuyayım,3 dakikalığına.
Jae-kyung=Eun-Ehan
Eun-whan=Evet?Seni seviyorum.
     Eun-Whan gözlerini kaparken ilk kar yağmaya başlar.Jae-Kyun’un iç sesi duyulur;
‘’Eun-whan ilk kar yağıyor.Üç dakika uyu sadece üç dakika.’’
    İlk kar üzerina yağarken artık eun yoktur .. 

KORE'DE YEMEK KÜLTÜRÜ

  • Kahvaltı / 아침 식사 (açim şiksa) : 
Kore’de bizdeki gibi tereyağına yumurtalar, sucuk ya da jambon, reçel, bal tarzı kahvaltılıklar kullanılmıyor. Yani bu kesin bir kural değil elbette ki. İsteyen yine yapabilir, yiyebilir, kimsenin ceza vereceğini düşünmüyorum. 😀 Ancak benim edindiğim bilgilere göre bu kahvaltı tarzı onlar için ‘Batılı Tarz’ dedikleri geleneksel olmayan bir tarz. Kore’de insanlar diğer öğünlerde ne yiyorlar ise sabah kahvaltıda da ondan tüketiyorlar.
9e2e7064aa3d0775dd25bfada9e48f0c.jpg
Bab / 밥
Özellikle ekmek gibi bir kavram Kore’de yok. Biliyorum bizimkisi gibi buğday cenneti bir ülkede ekmek neredeyse hava veya su gibi bir şey ancak Koreliler ekmek tüketmiyorlar, onun yerine ‘bap / 밥 ‘ adını verdikleri, yine bizdeki aynı pirinç ile yapılan pilav lapası tüketmekteler. Yalnız pilav dediysem öyle bizim yediğimiz tereyağlı, şehriyeli pilavdan değil. Hiç denememiş olan arkadaşlar için söylüyorum, bildiğiniz birbirine yapışan pirinçlerden oluşuyor Bap (ya da bazı yerlerde bab diye geçiyor). Bab’ın yanında diğer öğünlerdeki gibi normal et, balık içerikli besinleri ve yanında da hepinizin yüzde bin duymuş olduğu Kimçi gibi mezeler tüketilmekte. İşte geleneksel bir Kore kahvaltısı ;
South-Korea.jpg
Bu şekildeki bir standart öğünden şu şekle de geçebilmektedir tabii ;
3099565209_77ffff8d35_o.jpg
  • Öğle Yemeği / 점심식사 (çomşim şiksa). Yine meşhur Bab/Bap ve yanında çorba gibi sulu yemekler ile yine içerisinde Kimçi’nin de bulunduğu en az 3-4 çeşit mezenin yer aldığı bir öğün olmakta. Açıkçası Koreliler’in yemeğe düşkünlükleini siz de fark etmişsinizdir, öğünlerini genelde atlamamaya çalıştıklarını duydum Kore’de yaşayan birçok kişiden. Hatta çok çalışan bir millet olduklarından dolayı arkadaşları ile genelde ya öğle ve akşam yemeklerinde ya da içki içmeye gittiklerinde buluşurlarmış. ‘Öğle yemeği saatinde hemen hemen kimseyi bulamazsınız, herkes yemeğe gider’ diye bir söylence bile duymuşluğum vardır.
korean-food.jpg
  • Akşam Yemeği / 저녁 식사 (conyok şiksa) :
Burada da aynı şekilde pilav (bab), çorba ve garnütürlerden yani mezelerden oluşan bir akşam yemeği menüsü mevcut. Elbette bu mezelerin miktarı ve çeşidi artıyor. Akşam yemekleri özellikle Kore gibi geleneklerine bağlı bir toplumda oldukça önemli bir yere sahip. Mümkünse tüm aile yemeği hep birlikte, saygı kuralları çerçevesinde yemektedirler. Bu şu demektir; masada bulunan en yaşlı ya da büyük kişi yemeğe başlamadan diğerleri başlamaz. İşte bir akşam yemeği;
images
south.korea.0058.traditional.barbeque.dinner.jpg
Yani elbette taktir edersiniz ki bunlar dışarıda yenilen yemekler. 😀 Birincisi kimsenin evinin içerisine ait bir resim koymanın hoş bir durum olduğunu düşünmüyorum, ikincisi ise hiç evine gidip de masayı çekebileceğim kadar yakın bir Koreli arkadaşım yok. 😀 Olanlar da Kore’de zaten. Konumuza dönecek olursam, Kore’de öğünler bu şekilde arkadaşlar. Sabah, öğlen ve akşam birbirine çok benzer yemekler tüketiliyor. Yalnızca bunların çeşidi ve sayısında, özellikle mezelerin, değişim oluyor.
Bu da sizin için! Buyrun, size tarihten bir sahne;
1c85a58.jpg
Tabii sanırım biraz abartılmış. 😀

Soju_jinro_gfdl.jpg
Soju / 소주
Ayrıca arkadaşlar şunu da belirtmek istiyorum ki G.Kore’de içki oldukça fazla tüketiliyormuş. Hatta Abnormal Summit isimli G.Kore yapımı bir show programında, Rus olan konuklardan bir tanesi ile konuşurlarken istatistik verilerinin Kore’de Rusya’dan bile daha fazla içki tüketildiğini gösterdiğini söylemişlerdi.  Kore’de içki, özellikle Soju, çok fazla tüketilen bir içecek. Özellikle tabii ki akşam yemeklerinde. Ancak bu içki tüketimi Kore’de adeta ülkenin kültürüne işlemiş. Çünkü içki içmenin, özellikle arkadaşlar ve şirket çalışanları arasında samimiyeti artıracağını, insanları birbirine yakınlaştıracağını düşünmekteler. Nitekim onlar için öyle de oluyor. Öyle içip içip kendisini unutan ya da sapıtan insan görüntülerini kafanızdan çıkarın tabi. Şöyle ki, yine sınırlarını bilmeyen insanlar mevcuttur, bu onların kendi kişilikleri ile alakalı bir durum. Ancak genelde içip de gidip millete hayatı zindan eden bir Koreli hiç görmedim diyebilirim. Umarım görmem de. 
Şimdiii. Her şeyi belirli saygı kuralları çerçevesinde ve belirli geleneksel kurallara göre yapan Kore’nin tabii ki beklenilmesi gerektiği üzere bir de içki kültürü, prosedürü mevcut. 😀 Bu nedir, nasıldır peki?
  • Kendinizden yaşça büyük birisi ile içiyorsanız şayet ve size içki kadehi uzattıysa onu muhakkak içmek zorundasınızdır, yoksa sizi dışlarlar. Ya da ayıp kabul edilir. Fakat yabancılara karşı anlayışlı oldukları, siz içki içmiyorum, domuz eti yemiyorum dediğinizde farklı bir kültür olduğu için anlayışla karşıladıkları söyleniyor. Zaten her konuda saygıya takık bir milletten başka bir davranış beklemek akıl kârı değil. Ayrıca eğer sizden yaşça büyük birisiyle içki içiyorsanız onun yüzüne baka baka içemezsiniz. Kadehi hafifçe kaldırıp, yan tarafa dönüp, elinizle de ağzınızı gizleyerek içmeniz gerekmektedir.
iuredsoju

4 Mayıs 2017 Perşembe

KORE KÜLTÜRÜ 1




güney kore ile ilgili görsel sonucu



KORE KÜLTÜRÜNDEN ÖRNEKLER


Güney Kore ataerkil bir aile yapısına sahiptir. Bu konuda bizim toplumumuzda benzerlıkler göstermektedir. Kore'cede 3 çeşit hitap şekli bulunmaktadır. Samimi, samimi saygılı, saygılı .. Yaşça büyük olanlara saygılı hitap şekli kullanılırken yaşıt kesime samimi saygılı hitap şekli kullanılmaktadır . Birinin kendinden yaşça büyük birine samimi hitap dilini kullanması saygısızlık olarak kabul edilmekle beraber ayıp karşılanır. örneğin kadınlar yaşça büyüklerine "UNNİ" (ABLA) erkekler yaşça büyüklerine "H-YONG"(ABİ)  demek zorundadırlar .

Resmi olarak kimliklerin işlenmese de sadece isimlerinin telaffuzu zor olan Güney Koreliler kendilerine bir Amerikan ismi seçiyor ve yabancılarla iletismde bu isimleri kullanıyolar.
Koreliler ırk konusunda çok hassastırlar . Kendi ırklarından olmayanlara pek sıcak bakmamaktadırlar (evlilik konusunda)
Kore'de güzelsen bir adım öndesindir olgusu yer edinmiştir. Güzellik onlar için öncelikle beyaz ve pürüzsüz bebeksi bir cilttir. Beyaz tene aşırı düskün Koreliler pirinç suyunu ciltlerine uygulayarak ten renklerini açmaktadırlar. Bununla yetinmeyip çareyi estetik cerrahide bulanların sayısı da oldukça fazladır. Güney Kore estetık cerrahıde dunyada 1 numaralı ülkedir . Estetik olmayan insanların sayısı yok denecek kadar azdır .BB kremin çıkış noktası da unutmayalım kı Güney Koredir . kozmetik alanında da kendini gelistiren Kore görüyoruz ki güzelliğe olduğundan daha fazla önem vermektedir .. Söylemek isterim ki sadece kadınları değil erkekleri de bu konuda oldukça hassastır. Onların tıpkı kadınlar gibi beyaz,pürüzsüz ten sevdası vardır

Yazımi burada sonlandıracağım ancak Güney Kore ve kültürü hakkında ilerki günlerde yazacak çok şeyim var . Görüsmek üzere :)


PERSONEL TASTE

Kore Dizisi / Personal Taste

Park Gae-In (Son Ye-Jin), Kore Mimarisinde önemli bir yere sahip olan Sanggojae adında babasının tasarladığı bir evde yaşayan pasaklı, beceriksiz, bakımsız bir kızdır. Annesi 5 yaşındayken öldükten sonra babasının da kendisinden uzak durmasıyla yalnız ve üzücü bir çocukluk geçirmiştir. Sevgilisi, en yakın arkadaşıyla evlenmek için kendisini terk eder ve bunun üzerine yıkılır. Aynı zamanda tasarladığı mobilyaları satamadığı, çevreye borçlandığı için de mali zorluklar çekmeye başlar ve maddi destek olsun diye evinin bir odasını kiraya verir.
Jeon Jin-Ho (Lee Min-Ho) Dam Sanat Galerisi Projesine hazırlanan ve basının ölümünden sonra kendini çalışmaya adayan, başarılı, hırslı bir mimardır. Han Chang-Ryul'un (Kim Ji-Suk) babasının ellerinden aldığı evin acısıyla durmadan çalışır. Bu projeyi kazanması hem mali sıkıntıda olan şirketi için, hem kariyeri için çok önemlidir. Projenin tasarımında önemli rol oynayan Sanggojae'nin mimarisini görebilmek için Park Gae-In'ın evine gider ve odasını kiralar. Aynı evde yaşayabilmek için kendisinin bir Gay zannedilmesine göz yumar. Sevgilisi tarafından terk edildiği için çok üzgün olan Park Gae-In'i teselli eder, ona temizlik yapma, yemek yapma, bakımlı olma, kadın olma konusunda dersler verir. Eğlenceli vakit geçirip birbirlerine destek olduğu zamanlarda ikisi de birbirinden hoşlanır. Park Gae-In, Jeon Jin-Ho'nu Gay zannetmesine rağmen sevgisinden vazgeçemez.

PLAYFUL KISS

Jung So Min / Oh Ha Ni
 
Annesi küçükken vefat etmiş,  derslere hiç önem vermeyen, okulla alakası sadece arkadaşlarıyla vakit geçirmek olmasına rağmen Okulun en çalışkan öğrencisi dahi Baek Seung Jo'ya aşık olup ona bir mektup yazan ve Dahi Baek Seung Jo tarafından mektubu yazım ve imla yönünden değerlendirilip kötü not verilerek tüm okul önünde rezil olan, sakar ama dost canlısı, şipşirin bir kız.


 
Kim Hyun Joong / Baek Seung Jo
 
Okulun yakışıklısı, en çalışkanı, ünirvesitelerin de kızların da peşinden koştuğu, sürekli kitap okuyan, kimseyle samimi olmayan, sivri dilli, soğuk nevale bir genç. Kendisini BOF'tayken sevsem mi sevmesem mi bilemeyip, sadece ne güzel gülüşü var dediğim 1986 doğumlu bu arkadaşın yakışıklılığını bu dizide onayladım. Giyim tarzı da çok güzeldi. Bof taki gibi beyaz pantolonlar da giydiği oluyordu.
Dizide tenisten, ingilziceye, yemekten ev temizliğine her konuda mükemmel bir genç adam..
 

Lee Tae Sung / Bong Joon Gu
 
Dizinin ilk 2-3 bölümünde gıcık olduğum, bu nasıl bir tip ya ne kadar yapmacık, oyunculuğu da berbat diye düşündüğüm Bong Joon Gu'yu dizinin sonlarına doğru sürekli arar oldum. Hatta diziden sonra verilen youtube özel bölümlerinde kendisine yer verilmemesine sinir oldum.
 
Bong Joon Gu, Oh Ha Ni'nin sınıf arkadaşıdır ve lisenin ilk gününden beri Hani'ye aşıktır, sürekli çevresindedir, herkese karşı koruru kollar, ama Ha ni ona karşı arkadaşlıktan öte bir şey hissetmez. Çok komik Elvis saç tipi, afacan çocuk halleri, tavırlarıyla çok sempatikti. Arkadaşlarıyla mezuniyet gecesinde söylediği şarkı ve dansı beni çok güldürdü..
Kore dizilerinin çoğunda bir komik adam, yan rol olmasına rağmen popüler birisi oluyor herhalde. Secret Garden'da Hallyu Star Oskaydı mesela, Personal Taste'de de Jeon Jin Ho'nun kankası No Sang Joon vardı.. Heartstrings & You've Fallen for Me'de de Kang Min Hyuk..Hepsi de çok şirindi..

Jung Hye Young / Hwang Geum Hee
 
Baek Seung Jo'nun annesi. Şeker mi şeker çocuk ruhlu bir Kadın, hiç Anne gibi değil. Heleki suratsız Baek Seung Jo'nun annesi olması inanılır gibi değil.. Blog tutan, sürekli fotoğraf çekip bloguna koyduğu için oğlunu deli eden, evde sürekli güzel yemekler yapıp sofralar kuran ve Ha Ni ile babasının onlarla birlikte yaşaması için kendini yırtan sevimli bir kadın. 
 
O kadar da güzeldi ki.. Ben çok sevdim bu kadını. Ama Ha Ni'yi o kadar sevmesine bir türlü anlam veremedim. Tamam neşeli, cıvıl cıvıl hayat dolu bir kız ama ne olursa olsun dizi, bir Annenin oğlundan çok, başka bir kızı tutması ve ikisini bir araya getirmek için bu denli uğraşması hatta gidip kendi kendine düğün salonu tutması  yüzünden, gerçeklikten çok uzaktı. Tabi güyaa Baek Seung Jo'nun kendine bile itiraf edemediği duygularını hissetmiş de Anneciği, o yüzden öyle yapmış, neyse iyi yaptı nihayetinde...
 

Choi Won Hong / Baek Eun Jo
 
Baek Seung Jo'nun kardeşi. Aynı abisi gibi akıllı ve soğuk ruhlu bir çocuk. Ama çok sevimli. Ha Ni ile sürekli didişiyor ve abisi gibi ona takılıyor, sürekli Aptal diyor, beceriksizliğini yüzüne vuruyor ama dizin sonlarına doğru o da Ha Ni'yi iyice seviyor ve ona yakın davranıp destek oluyor...


Lee Si Young / Yoon He Ra
 
Baek Seung Jo'nun 1. olarak girdiği Parang Üniversitesine 2. olarak giren, hem çok zeki, hem Baek Seung Jo gibi her konuda becerikli, hem de çok güzel bir kız. Fiziği, yüzü, giyim kumaşıyla Oh Ha Ni'nin yanından bile geçemeyeceği bir kız aslında ama  Ha Ni ile sürekli birbirleirni kıskanıyorlar ve Baek Seung Jo için mücadele ediyorlar..

Kang Nam Gil / Oh Gi Dong
Hani ve babası, Seung Jo'ların evinin balkonunda; Seung Jo'nun He Ra ile evlenmesi gündemde olduğu için o evde daha fazla kalmayıp taşınmaya karar verdikleri bir andan..
 
 
Baek Seung Jo'nun komik tipli babası... Baek Seung Jo'nun düğününde elinde fotoğraf makinesiyle Annesi. Ha Ni'nin Baek Seung Jo'ya yapışıp öpmesiyle herkesin kahkahalara boğulduğu anı çekiyor.
 
Neredeyse her Kore dizisinde karşımıza çıkan Cadı Kaynanadansa Playfull Kiss'te süper bir Kayınvalide var, mumla aranılsa da bulunulmayacak cinsten...
 
 
Hani'nin evi depremde yıkılıp da babasıyla sokakta kaldığında, Babasının çok eski arkadaşı olan Baek Seung Jo'nun babasının evine taşınırlar. Yaşamını sürdüreceği evin Baek Seung Jo'nun evi olduğunu öğrenen Ha Ni, sevinçten türlü numaralar yapar, sürekli Baek Seung Jo'nun karşısına çıkar ama her türlü sakarlığı ve beceriksizliğinden ötürü Baek Seung Jo'dan azar yemekten geri durmaz.
 
Baek Seung Jo'nun Ha Ni'nin ısrarı üzerine ders çalıştırırken uyuyakaldıkları bir an...

 
Aynı evde yaşamaktan ötürü tesadüfler karşılaşmalar...

 
Bazen yakınlaşılan kısacık anlar...

 
Baek Seung Jo'nun babasının şirketini kurtarmak için güçlü bir şiktetten yardım istediği ve onun torunu ile görücü usulü görüştüğü ve o kızın da tesadüfen He Ra olması sonucu yakınlaşmaları ve He Ra 'nın Baek Seung Jo'nun evine ailesiyle tanışmaya geldiği bir an. O anlarda Kızımız Oh Ha Ni, yıkılmıştır ve çaresizdir ama müstakbe kaynanası her şeyi He Ra'nın burnundan getirir..

 
Dizide en sevdiğim sahne..
 
 
Artık Baek Seung Jo'dan tamamen ümidini kesip Bong Joon Gu ile bir randevuya çıkan Ha Ni'yi otobüs durağından almaya giden Baek Seung Jo'ya, Ha Ni'nin aşkını yeniden itiraf etmesi üzerine Baek Seung Jo'da dayanamaz ve Ha Ni'yi öper. Böylece ilişkileri başlar. Ve eve gidip ailelerine de açıklarlar.  Baek Seung Jo  Ha Ni'nin babasına kızıyla evlenmek istediğini söyler..
 
 
Her işe ön ayak olan Baek Seung Jo'nun annesi kimseye sormadan düğün salonunu tutar ve hızlı düğün hazırlıklarından sonra Baek Seung Jo ve Oh Ha Ni evlenirler.. Oh Ha Ni, 4 yıl boyunca peşinde koştuğu ve hiç yüz göremediği biricik aşkına sonunda kavuşur...

 
Evlilik hayatları da bildiğimiz evliliklere benzemiyor. Hala aralarında hiç bir şey yokmuş gibi didişmeler, yanlış anlamalar, çocukça tavırlar, Baek Seung Jo'ya asılan başka kızlarla devam ediyor.
 
Balayına çıkan çifti, başka bir balayı çiftinin hiç yalnız bırakmaması ve diğer gelinin Baek Seung Jo'ya asılması karşısında Baek Seung Jo'nun kayıtsız kalması beni sinir etse de, Balayının son gününde yaşadıkları yakınlaşma o bölümü kurtardı...
Gerçi o sahne, Kim Hyun Joong hayranlarını derbeder etmiştir ama yine de romantik ve heyecanlı bir sahneydi...

 
Doktor olmaya karar veren Baek Seung Jo'ya yakın olabilmek için hemşire olmayı düşleyen ve uzun süre hemşirelik sınavlarına hazırlanan Ha Ni, en sonunda onu da kazanır ve dizide herkesin öve öve bitiremediği azmini, bir kez daha kanıtlar. Nihayet çabasının sonucunu alıp Baek Seung Jo'nun doktorluk yaptığı Parang Hastanesinde hemşire olur. Ama kızın çilesi bitmez, etraftaki hemşireler yine melül melül Baek Seung Jo'ya bakmaya devam ederler. Onlara evli olan adama hele de karısının yanında sulanma hiç anormal gelmiyor herhalde..
 
Dizinin sevdiğim gibi mutlu son ile biten finalinin ardından 10'ar dakikadan oluşan Youtube özel bölümlerini gayet gereksiz bulmuş olsam da hepsini izlemekten geri duramadım. Çünkü o özel bölümlerde dizide yarım kalan bir şeylerden ziyade kendini tekrarlayan konular yer aldı. Birinin doktor, birinin hemşire olduğunu gördük ama onun dışında da pek bir şey yoktu.
 
Keşke o özel bölümlerden BOF'a yapılsaydı ya off ne izlerdimm :)
 
Özel bölümlerin ardından yayınlanan Baek Seung Jo'nun Günlükleri'ni zevkle okudum.. Bu günlükler,  hiç yüz vermeyip sadece sakarlıklarına arkasını dönüp güldüğü halde ve duygularını dizi boyunca hiç ifade etmediği halde biraz da emrivaki bir evliliği kabul edip Ha Ni ile evlenmesine bir türlü anlam veremediğim duruma noktayı koydu. Bir çok boşluğu koydu.. Meğer o da Ha Ni 'ye karşı başından beri bir şeyler hissetmiş sadece kendiyle cebelleşmiş. Çok hoştu günlüklerinde duygularına ifade ediş şekli..
Bu diziye dair en sevdiğim şey günlükler oldu desem abartmış olmam..
 
Romantik komedi tadında, lisede başlayıp üniversitede geçen ardından iş hayatına kadar karakterleri takip eden bu diziyi tüm Romantik komedi Kore Dizisi sevenlere tavsiye ederim...